Viski Hakkında

Dünyada Bu Kadar Yaygın Şekilde Viski İçilebilmesinin Nedeni Sir Walter Scott’tır


Sir Walter Scott, tarihin en etkili İskoçlarından biri olarak kabul edilir. 15 Ağustos 1771’de doğdu. Çocuk felci geçirdi ve sağ bacağının hareketliliğini kaybetti. Scott, sağlığı için yararlı olacağı düşünülerek İskoç Sınırlarındaki dedesiyle birlikte yaşamaya gönderildi. Burada Scott, ilk yayınladığı eserlere ilham verecek olan folkloru ve şiiri ilk kez duydu. Çocukluğundaki artan edebiyat sevgisine rağmen Scott, Edinburgh Üniversitesi’nde hukuk fakültesine kaydoldu ve bir avukat olarak eğitim gördü ve mezun olduktan sonra bir avukat olan babasının ofisinde çalıştı.
Hevesli bir Kraliyetçi ve bir Tory (Muhafazakar) olan Walter Scott, İskoçya ve İngiltere arasındaki birliği şiddetle destekledi ancak barışı ve istikrarı korumak için ayrı ulusal kimliklerin önemini vurguladı. Özellikle Kral IV. George ve İngiliz asilleri ile ilişkisini sıkı tuttu. 1820 yılında Scott, Kral IV. George’u İskoçya’ya davet etti. Kralı geleneksel İskoç misafirperverliğiyle son derece iyi ağırladı ve Krala sürekli o sıra yasadışı olan viski ikram etti. Yaşadıklarından ve ilk kez içtiği bu içkiden çok etkilenen Kral Londra’ya döner dönmez vergi kanunun yeniden ele alınmasını emretti. Çünkü İngiliz cin üreticilerinin baskısıyla viskinin vergisi üç katı fazlaydı ve Kralın emriyle makul seviyeye çekildi. Ek olarak, 1820’de, “Sir Walter Scott Abbotsford, Baronet” (Sir ve Baron ünvanı alır) olarak adlandırılma hakkını aldı. Bugün tüm dünyada böyle yaygın biçimde viski içilebiliyorsa nedeni Sir Walter Scott’tır.
Kendisi için Edinburg’ta 60 m’den daha yüksek bir anıt yapılmıştır. Franz Schubert’in Ave Maria’sinin (Ellens Dritter Gesang) sözleri aslında Sir Walter Scott’in Lady of The Lake şiirinden alınıp Almanca’ya çevrilmiştir. Donizetti’nin Lucia di Lammermoor operasının librettosu da Scott’ın The Bride of Lammermoor adlı romanı esas alınarak yazılmıştır. Vincenzo Bellini’nin İ Puritani operasının kökeni de Scott’un romanı Old Mortality’dir.

Zarafet, Nezaket, Özveri, Çalışkanlık, Melankoli, Hüzün, Aşk, Tutku, Rekabet, Yoksulluk, Olanaksızlıklar ve Sadelik… 

Hepsini tek bir ruh, tek bir koku ve tek bir tat’a sığdırmaya çalışın hayalinizde.

İşte o uğraş Japon azmi ve çalışkanlığıyla bile 1920’den günümüze kadar yüz yıllık bir zaman ve yüzlerce ömür alıyor. Ama tüm emeklerin karşılığını, küçük bir aşk hikayesinin meyvesini, biz bugün tek bir yudumla alabiliyorsak; bunu önce Masataka Taketsuru’ya sonra sevgili aşkı Jessie Roberta Cowan’a ve tabiki de, genç Masataka’yı Glasgow Üniversitesi’ne kimya okumaya gönderen eski patronu vizyoner Kibei Abe’ye borçluyuz. Masataka; İskoçya’dan viski “Know-How”ını ve aşık olduğu kadını Osaka’ya getirip, sonrasında ise “Torii Shōten (1899)”, “Kotobukiya Company (1921)”, “Yamazaki Distillery (1923)” ve son olarak “Santorī Hōrudingusu Kabushiki-Gaisha (1924)” yani güncel adıyla “Suntory Beverage&Food” şirketlerinin babası olur.

Ancak ne yaparsa yapsın Japon maltları ruhsuz olmaktaydı… Bizim bile hala anlamakta zorluk çektiğimiz bir konuyu o zaman farkeder ve “Amerikan Beyaz meşesi ile İspanyol meşesi şarap fıçıları”nı kullanmaması gerektiğini anlar.

İşte o anda; bunlar yerine “Mavi Japon Meşesi” sahneye çıkar…

Atatürk ve Viski

Britanya Kralı Edward’ı Türkiye’de ağırladığı günlerde ona viski ikram edince, Kral “Sanırım Türkiye’de daha ziyade rakı içiliyor. Benim için alışkanlığınızı bozmasaydınız. Ben de rakı içerdim” der. Atatürk de, “Doğrudur, bizde daha çok rakı içilir. Fakat ben ve huzurunuzda bulunan yakın arkadaşım Ali Fuat Paşa, daha okul sıralarında iken muhtelif vesilelerle viski içmiş ve zamanla da buna alışmıştık” diye cevaplar. Kral da döner dönmez Atatürk ve Ali Fuat Cebesoy’a, özel kavından birer kasa viski gönderir. Işıklar içinde ol… #Atatürk

blank

Viski İsyanı

Yeni bağımsız olan Amerika’da, savaş genç hükümete bir yığın borç yükledi. Halkın içkiye düşkünlüğü, hazine sekreteri  Alexandre Hamilton’a para kazanmak için iyi bir fikir verdi. Başkan George Washington’ı kongreden viski yasasını geçirmeye ikna etti (1791). Bu Amerika’nın ilk federal vergisiydi: Peşin ve %25 oranında ödenmesine karar verilmişti. İçki üreticileri bu durumdan pek memnun olmadılar. Batı Pennsylvanialı çiftçiler için bu durum ağır mali yük getirdi. Tom Tinker’in önderliğini yaptığı isyancılar viski vergisi ödeyenleri öldürdü ve bazı vergi toplayıcılarını katranla tüye bulamanın yanı sıra, bir kaç çirkin eylem de yaptılar. İşler o kadar kötüye gidiyordu ki Washington, üniformasını tekrar giydi ve viski isyanını bastırmak için 13 bin kişilik ordusunun bizzat başına geçti (1794). Bu Amerika tarihinde koltuğunda oturan bir başkanın, Amerika vatandaşlarına karşı askerlere liderlik ettiği tek olaydır. Vatan haini ilan edilen isyancılar genel afla affedilmiş ve viski yasası Thomas Jefferson tarafından yürürlükten kaldırılmıştır.

Tıbbi Uygulamalarda Viski Kullanımı

 

30/05/1932’de Michael Kane isimli hastaya yazılmış reçete. Reçetede hastanın viski kullanması gerektiği ve dozları yazılmış. Amerika’da içki yasağı döneminde (1920-1933) sadece doktorlar reçete ile viski önerebiliyormuş.

11 Mayıs 1934 Cuma günü, Kansas City, Missouri’de, Bayan Clara Powers isteksizce bebeğinin acil ameliyatına izin verdi. Onaltı günlük Harold William Powers, gıdaların midesinden barsağına geçişini engelleyen ve muayenede ele gelebilen bir kitleye sahipti. Bir intern doktor bebeğin ağzına küçük bir şeker torbası yerleştirdikten sonra, “çocuk bilincini kaybedene kadar şeker torbası üzerine viski damlattı.” Cerrahın lokal anestezisi intern doktorun viski ile elde ettiği etkiyi destekledi ve ameliyat başarıyla yapıldı.
https://doi.org/10.1097/ALN.0000000000002547

Amerikan İç Savaşında (1861-1865) kol veya bacak yaralanmalarında, amputasyon denen kesilme işleminden önce de cerrah tarafından eter veya kloroform kullanılsa da, yaralı askere viski içirilerek hissedilecek ağrıyı azaltma çabası vardır.

Kadeh

 

Latince’de “sıvı kabı” anlamındaki “cadus” kelimesinden geldiği ileri sürülmektedir. Kelime Şam Arapçası’na aslına daha yakın olan kādûs şeklinde de girmiştir. Arapça ḳdḥ kökünden gelen ḳadaḥ قدح z “içki tası, bardak” sözcüğünden alıntıdır. Atebet-ül Hakayık (12. Yüzyıl), kayıtlara geçmiş ve bu kelimenin kullanıldığı yazılı ilk kaynaktır. Kullanımı daha öncesinde sözlü olarak veya günlük hayatta yaygın olabilir. 

Türkçe “Ant” kelimesi, yemin etmek, söz vermek tanımlarının karşılığıdır. Ant töreni hakkında ilk bilgiler M.Ö. V. yüzyılda Herodot tarafından verilmiştir. Eski Türkler “Ant” töreni için bir kaptaki kana kımız, süt veya şarap karıştırarak içerlerdi. Burada dikkat çeken söz ant içildiği ama asla ant söylenmediğidir. Resim de görülen Türk heykelinin elinde tuttuğu ant içilen kadehin adı “tolu”dur. Bu tolu kadehlere Yunanca “Rhytos” ve İngilizce “Rhyton” (okunuşu rayton) denmektedir. Fakat İngilizce rayt olarak okunan ve “Rite” olarak yazılan sözcük ise “töre” demektir. Şu halde sözcüğün Rayt-On şeklinde söylenişine bakarsak ant içmek için kullanılan tolu kadehinin anlamı “Evrensel Töre” olmaktadır. 

Arkaik insanlar ruhun ve canın kan da olduğuna inanırlar ve kahinler kan içerek birtakım güçlere sahip olacaklarını düşünürlerdi. Zamanla kan içme, yerini şarap içme ritüeline bıraktı. Şarap aslında hayat suyu düşüncesi ile de bağlantılı bir semboldür. Büyülü ve kutsal güçler hayat suyu adı altında kan, şarap, süt, şerbet gibi içeceklerde ikame eder. Bu bakış açısıyla değerlendirmek istersek; viskiye İrlanda’da “yaşam suyu” ve “ölümsüzlük” anlamına gelen “Uisce beatha“ ve İskoçya’da “uisge beatha” dendiğini görürüz. 

Hititçe metinlerde “tanrıyı içmek/tanrının kadehini içmek” şeklinde ifade edilen dini uygulama vardır. Tanrıyla bütünleşmek ve böylelikle ilahî bir temsiliyet kazanmak amacıyla yapılır.

Kadehler, kaseler hayat suyu ile temsil edilen tanrısal kut ya da gücün toplandığı yerlerdir. Bunlar kendilerine sahip olan kahramanları “Tanrı” yapar, onlara ölümsüzlük ve ebedi gençlik verir. “Kadeh” ya da “kase” gökyüzünü, sonsuzluğu ve bir anlamda hakimiyeti simgeler.

Blade Runner / Black Label

 

Bu filmlerdeki diyaloglarda geçen en sevdiğim cümle: “Viskim var, hem de milyonlarca şişe…”

İlki 1982’de İkincisi 2017’de gösterime giren “Blade Runner” ve “Blade Runner 2049” filmlerinde ilginç tasarımları olan Black Label şişeleri ve elbette kadehleri görürüz. 


İlk filmdeki kare şekilli şişe tasarımı yönetmen Ridley Scott imzalıdır. Konu sadece şişe tasarımı ile sınırlı değil üstelik. Blade Runner 2049 filminin yönetmeni ile Johnnie Walker harman ustasının birlikte tasarladığı “Johnnie Walker Black Label The Director’s Cut” dünyanın her yerinden 30 çeşit malt ve harman viskinin harmanlanmasıyla oluşturulmuş ve %49 alkol oranına sahipmiş. “2049” nedeniyle %49 alkol oranına sahip olduğu söylenir ve sadece 39000 adet üretilmiştir. Hem ilk hem de ikinci filmle birlikte, filmlerin temasına uygun olarak sınırlı sayıda, aslına benzeyen ama aslından farklı olan “replika” Black Label üretilmiştir. 


Peki neden “Director’s Cut”? Blade Runner filminin yedi farklı sürümü vardır ve onay alan ise “Director’s Cut”dır.


“Blade Runner ürün yerleştirme laneti” diye bir şey de var. Filmi izlerken Atari, Bell Phone, Pan Am, RCA, Cuisinart ve Coca Cola reklamlarını görürüz. Filmin gösterilmesinden sonraki birkaç yıl içinde bu şirketler ciddi finansal sorunlar yaşamış. Sadece Johnnie Walker sarsılmadan “yürümeye” devam etmiş. İkinci filmde Johnnie Walker’ın sahibi olan Diageo ismi de gökdelenlerde görülecektir. Slainte!

18 Yaşından
Büyük müsününüz?